Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya

Çevreci Reşit Kibar’ın Öldürülmesi Protesto Edildi

Geçtiğimiz günlerde ormanların katledilmesine karşı mücadele eden Reşit Kibar’ın öldürülmesi, Türkiye genelinde olduğu gibi Bursa’da da protesto edildi.

Geçtiğimiz günlerde ormanların katledilmesine karşı mücadele eden Reşit Kibar'ın öldürülmesi,

Geçtiğimiz günlerde ormanların katledilmesine karşı mücadele eden Reşit Kibar’ın öldürülmesi, Türkiye genelinde olduğu gibi Bursa’da da protesto edildi. Bursa Kent Meydanı’nda saat 19:00’da Bursa – Artvin Çevre Platformu’nun çağrısıyla Bursa Demokrasi Güçleri Platformu, sivil toplum kuruluşları, dernek temsilcileri, Bursa Kent Konseyi üyeleri, CHP, Sol Parti gibi siyasi partiler ve Alevi derneklerinin de aralarında bulunduğu birçok katılımcı bir araya gelerek basın açıklaması yaptı.

Artvin Sanat Kültür ve Sosyal Dayanışma Derneği Başkanı Avukat Ahmet Keskin’in ortak basın açıklamasının ardından, Reşit Kibar anısına saygı duruşunda bulunuldu.

İşte yapılan basın açıklamasının tam metni:

Basına ve Kamuoyuna;

3 Eylül Salı sabahı, Artvin’in Hopa ilçesi Cankurtaran Mevkii’nde, devleti 600 milyon TL zarara uğrattığı bilinen EFOR Madencilik şirketinin sahibi olan Yapı-Soy Beton’un ormanlara yönelik saldırısı ve ağaç kesim işlemlerine başlamasını engellemeye çalışan halka silahlı saldırı düzenlenmiştir. Ormanını, ağacını, deresini, suyunu korumaya çalışan halka ateş açılmış, Yapı-Soy Beton şirketinin yöneticisinin şirket adına kayıtlı silahıyla, bir çalışanı tarafından katliam gerçekleştirilmiştir. Açılan ateş sonucu Reşit Kibar hayatını kaybetmiş, bölge halkından Ersan Koyuncu ve Gökhan Koyuncu yaralanmıştır.

Reşit Kibar, topraklarının rant uğruna satılmasına, ormanlarının talan edilmesine karşı direnen iradenin, Cankurtaran köyü direnişinin bir temsilcisidir. Onurlu mücadelesini, Artvin’den, Uludağ’dan, Akbelen’den, Kazdağları’ndan, Nilüfer Çayı Temiz Aksın Mücadelesi’nden, Eymir Köyü Direnişi’nden ve nicelerinden tanıyoruz. Olayın bu aşamaya gelmesinin sorumlularını da biliyoruz. Cinayetten önce, ormanlarının yok edilmesine direnen köylüler, hukuk yoluyla yapılabilecek her şeyi yapmışlardı. Parayla tetikçi tutulduğu ihbar edilmiş, defalarca dilekçeyle suç duyurusunda bulunulmuş, köy muhtarının tehdit edildiği bildirilmişti. Ancak tüm bunlar, bağıra bağıra gelen cinayeti durduramadı.

Tüm bu yaşananlar, iktidar ve sermayenin kar hırsının bir sonucudur. Bu hırsla yıllardır ormanlarımıza, derelerimize, vadilerimize saldıran sermaye, doğamızı katlettiği gibi canlarımızı da almaktadır. AKP iktidarının talan ve yağma politikalarının bir sonucu olarak, yaşam alanlarımızı yok etmek isteyen sermaye, doğayı ve yaşamı savunan köylüleri gözaltılar, tutuklamalar ve tehditlerle yıldırmaya çalışmış, yıldıramadığını anlayınca doğrudan hedef gözeterek silahlı saldırılarla mücadelemizi geriletmeye çalışmaktadır.

Bu saldırı ilk değil, son olacak gibi de görünmüyor. 2011’de Hopa’da doğasını ve yaşam alanını savunduğu için katledilen Metin Lokumcu’nun, 2017’de Finike’de ormanları yok eden mermer ocaklarına karşı verdikleri mücadele sonucunda katledilen Ali Ulvi-Aysin Büyüknohutçu’nun davalarının bir türlü sonuçlanmadığı bir ortamda, yine Hopa’dan bir cinayet haberiyle sarsıldık.

Bu talan ve yağmanın kimlerin çıkarlarını gözeterek, hangi amaçla yapıldığını çok iyi biliyoruz. Artvin’de Cerattepe’nin kalbini söken, İşkencedere Vadisi’ni talana açan, Akbelen’i yağmalayan, HES’lerle derelerimizi kurutan, maden faaliyetleriyle sularımızı zehirleyip, yaşam alanlarımızla beraber yaşam hakkımızı da elimizden alan çetelerin ve yağmacıların karlarına kar katmak için yapılan tüm bu saldırıların önü iktidar tarafından açılmaktadır.

Haberlerden sadece tetikçinin tutuklandığını, silahın sahibinin ise serbest bırakıldığını öğrendik. Ali Ulvi-Ayşin Büyüknohutçu cinayetinden de biliyoruz ki bu tür girişimler, asıl azmettiriciyi örtbas etme ve koruma çabalarıdır. Sadece tetikçi değil, cinayet silahının sahibi ve firmanın sahipleri, onları koruyan ve siyasi himaye sağlayanlar esas suçlulardır ve hesap vermelidirler.

Ormanlarımızı, vadilerimizi, derelerimizi, topraklarımızı; maden şirketlerine, yağmacılara, talancılara ve AKP’ye teslim etmeyecek, sermayenin saldırısına karşı mücadele etmeye devam edeceğiz. Bu mücadelede katledilen bütün arkadaşlarımızın, bütün çevre savunucularının hesabını hem AKP’den hem de şirketlerinden soracağız.

Hem yaşam alanlarımızı kar uğruna talan edip hem de doğasını korumak isteyen halkın, yaşam savunucularının üzerine ateş açarak katleden çeteler bilsin ki; bu memleketin hiçbir yerinde eksilmeyecek, dünden daha güçlü ve kararlı bir şekilde karşılarında duracağız.

Biliyoruz ki Hopa halkı, Artvin halkı Reşit’in mücadelesini omuzlayacak ve yurdun cennet köşelerinden biri olan Artvin’i korumaya devam edecek. Bursa’da yaşayan Artvinlilerin de bir gözü, bir kulağı hep Reşit’in miras bıraktığı mücadelede olacak.

Reşit Kibar sadece Cankurtaran’ı savunmak için orada değildi; Uludağ’ı, Eymir Köyü’nü, Nilüfer Çayı’nı ve toprağını da savunuyordu. Reşit Kibar, ormanda yaşadığımız dünyayı, kendi türümüzün en azgın, en zararlı kısmına karşı, canı pahasına koruyordu.

Reşit, insanlığın yüz karalarına karşı insan olmanın gereğini yaptı. Biz de Bursa halkı olarak Reşit’in mücadelesini savunmaya devam edeceğiz.

Katillerin güvendiği siyasi iktidar ve onun işbirlikçilerini, şirketlerini, iş makinelerini, silahlarını yaşam alanlarımızdan def edinceye kadar mücadelemiz sürecek.

Reşit Kibar yoldaşımızın yiğitliği, cesareti, fedakarlığı her birimize örnek olacak. Direne direne kazanacağız.