CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, Bursalı zeytin üreticilerinin yaşadığı sıkıntılar ile ilgili yaptığı açıklamada, “Bursa zeytin üretiminde ülke üretiminin yüzde 10’unu karşılamaktadır. Sofralık zeytinde ise yıllara göre değişen bu oran çok daha yukarılardadır. Aynı zamanda Gemlik zeytini coğrafik işaret alarak kendine has tadı, rengi ve özellikleriyle bu bölgenin ve körfezin tüm zeytinini temsil etmektedir” dedi.
2024 yılı hasat döneminin başlamak üzere olduğuna dikkat çeken Sarıbal, “Yaptığımız gözlem ve incelemelere göre, Gemlik, Mudanya, Orhangazi ve İznik ilçelerinde 250 bin tonun üzerinde bir rekolte beklenmektedir. Bu yıl, yağlık zeytin oranının daha fazla olduğu görülmektedir. Bu ilçelerin ana gelir kaynağı zeytin ve zeytinyağıdır. Zeytin, var yılı ve yok yılı olarak bilinen bir ürün olup, bir yıl verimli, bir yıl ise verimsizdir. Bu nedenle verimli yıllarda, çiftçinin iki yılın gelirini karşılayacak kazancı sağlaması gerekmektedir” diye konuştu. Çiftçinin zarar ettiğinin altını çizen Sarıbal şunları söyledi:
İHRACAT KISITLAMALARI PAZAR PAYIMIZI DÜŞÜRDÜ
“Sofralık ve yağlık zeytin ve zeytinyağı iç ve dış piyasada ticari değere sahip olup, ihracat ürünlerimiz arasında yer almaktadır. ABD, İspanya ve Suudi Arabistan, ihracat yaptığımız ülkelerin başında gelmektedir. Ancak dökme varil zeytinyağı ihracatı, son 3 yılda 4 kez yasaklanmış, 1 kez de fon uygulanmıştır. İç piyasada fiyat artışı bahane edilerek getirilen bu yasaklar ve kısıtlamalar, çiftçinin aleyhine gelişmiştir. Üretici fiyatlarında düşüş olmasına rağmen, enflasyonu geriletmek için yapılan bu kısıtlamalar, ihracat gelirlerimizin ve pazar payımızın düşmesine neden olmuştur. Yağ fiyatları kısıtlama sonrası kilogramı 180 TL’den, kısıtlama sonrası 350 TL’ye kadar çıkmıştır. Bu uygulamalarla iç piyasada beklenilen düzeyde tüketim gelişmemiş, elde yağ stoku birikmiştir. Çünkü temel sorun enflasyon ve düşük gelir seviyesidir. Yapılan bu uygulamalar, çiftçiye fayda yerine zarar getirmiştir.”
ÇİFTÇİMİZ NAS EKONOMİSİ KURBANI
Hükümetin ekonomi politikalarının çiftçilere ciddi zararlar verdiğine işaret eden CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, “Bir yandan RTE’nin nas ekonomisi, diğer yandan Mehmet Şimşek’in ekonomi politikası ile çiftçimiz enflasyon canavarına kurban edilmiştir.1 Ağustos 2023’te zeytinyağı ihracatına önce 3 ay yasak getirildi, ardından bu süre sınırsız bir yasak haline çevrildi. 14 Eylül 2024’te bu kısıtlama tamamen kaldırıldı ve yaklaşık 14 ay süren ihracat yasağı sona ermiş oldu. Bu süreçte AB’de zeytinyağına olan talep yüksek olmasına rağmen gerekli ihracatı gerçekleştiremedik. 2023 yılı Ocak-Temmuz ayları arasında 53 bin ton dane zeytin, 103 bin ton zeytinyağı ihraç edilmişti. 2024 yılının aynı döneminde ise dane zeytin ihracatı 41 bin tona, zeytinyağı ihracatı ise 47 bin tona gerilemiştir. Dane zeytin ihracatında 12 bin ton, yağlık zeytinde ise 56 bin tonluk düşüş yaşanmıştır. 2024 yılında ise 150 bin ton stok elde kalmıştır. TÜİK’in tahminine göre, 2024 yılı dane zeytin rekoltesi 2,9 milyon ton olarak öngörülmektedir. Ortalama yüzde 30’u sofralık, yüzde 70’i ise yağlık zeytin olarak öngörülmektedir. Bu yıl, iklim koşulları nedeniyle yağlık zeytin oranının daha fazla olması beklenmektedir. Kuraklık ve su eksikliği üretimde belirleyici olmuştur” ifadelerini kullandı.
ÜRETİM MALİYETLERİ ÇOK YÜKSEK
Enflasyon rakamlarının TÜİK’e göre yüzde 60, ENAG’a göre ise yüzde 100 civarında olduğunun altını çizen Sarıbal, “Zeytin üretim maliyetlerinde işçilikte (budama ve hasat) yüzde 100’ün üzerinde artış yaşanmış, ücretler 600-1200 TL’ye çıkmıştır. Sulanabilir arazilerde sulama maliyeti 500 TL ile 1500 TL/dekar arasında değişmiştir. Tarım ilaçları, gübre, mazot gibi girdilerde yüzde 30 ile yüzde 50 arasında fiyat artışı olmuştur. Üreticinin yaşam ve refah maliyetleri de buna bağlı olarak yükselmiştir. Bu yılın iklim koşulları nedeniyle kuraklık ve yüksek sıcaklıkların etkisiyle yağlık zeytin miktarının fazla olacağı, ancak dane büyüklüğünün üst baremi sağlayamayacağı öngörülmektedir. Bu nedenle, uygulanacak alım fiyat politikası kritik bir öneme sahiptir” diye konuştu.
ZEYTİNYAĞI İHRACATÇILARINA ÖZEL TEŞVİKLER SAĞLANMALIDIR
Zeytin üreticilerinin zor durumdan çıkabilmesi için merkezi hükümetten ve Tarım Bakanlığı’ndan beklentilerinin olduğunu söyleyen Sarıbal, çözüm önerilerini ise şu şekilde sıraladı:
“Dane desteğinin beş yıl boyunca 15 kuruştan 20 kuruşa çıkarılması yetersiz kalmıştır. Hızla daha yüksek bir seviyeye çıkarılması gerekmektedir. Zeytinyağı desteğinin ise 7 yıldır kilogram başına 80 kuruştan 1 TL’ye çıkarılması da yeterli olmamıştır ve daha gerçekçi bir seviyeye yükseltilmesi beklenmektedir.
İhracatta kaybedilen pazarın geri kazanılması için kota, yasak ve kısıtlamaların yeniden gündeme getirilmemesi; yurtdışı pazarına güven veren söylem ve politikaların hayata geçirilmesi gerekmektedir.
Dış ticarette kaybedilen rekabet gücünü yeniden sağlamak için zeytinyağı ihracatçılarına özel teşvikler sağlanmalıdır.
Zeytin ve zeytinyağı alım-satımını yapan kurum, kuruluş ve işletmelere 1 yıl düşük faizli kredi sağlanmalıdır.
Bakanlık, zeytin ve zeytinyağının önemini ve değerini kavratacak eğitim, reklam ve kültürel yöntemler uygulayarak başta okullar olmak üzere tüm kamu kurumlarında zeytin ve zeytinyağı tüketimini teşvik etmelidir, özendirmelidir.”
Bölgemizde zeytin alanında belirleyici ve etkin olan Marmarabirlik ve Tarım Kredi Kooperatifleri, güçlerini kullanarak fiyatları maliyet artı refah payı gözeterek, enflasyonu da göz ardı etmeden belirlemelidir. Piyasadaki fiyat belirsizliği hızla giderilmelidir.
Tarım Kredi Kooperatiflerinin, zeytin alım sürecinde bir çiftçi kurumu olarak bu kritik yılda çiftçinin yanında yer alması ve sorumluluk üstlenmesi gerekmektedir.
Zeytin alımında Marmarabirlik ve diğer kurumlar, 180 adet/kg ile 230 adet/kg için kota uygulamamalıdır.
Yağlık ürün alımları kota dışı tutulmalı ve kısıtlama getirilmemelidir.
230 ile 300 barem için fiyat yüksek belirlenmelidir. Çünkü bu barem, ağırlıklı ortalamayı belirleyen ürün baremi olduğu için çiftçinin gelirinde önemli rol oynamaktadır.
Piyasadaki tüm alıcılar, ekonomik koşulları, çiftçinin girdi maliyetlerini ve verimli yılı göz önünde bulundurarak çiftçinin ihtiyaçlarına hitap edecek şekilde fiyatlandırma yapmalıdır.”
Sarıbal açıklamasını “Zeytin hasat sezonunun çiftçimize, halkımıza, ülkemize yararlar getirmesini ve bereketli olmasını diliyoruz” ifadeleriyle tamamladı.